6 Nisan 2014 Pazar

Şimdilik bu kadar...

Bir önceki yazımda demiştim, perdeyi ve halıyı sevmedim diye. Mutfağımın onlar değiştikten sonraki hali...

I'de mentioned that I didn't like the look of the curtains and the carpet in my previous post. This is how my kitchen looks like after I've changed them...

Önce perde; sevdiğim bir stor bulamayınca eski storun mekanizmasını kullanarak storumu yeniledim. Bu kumaşı bilmem hatırlarmısınız. Daha İkea Türkiyede açılmamışken yıllarca bu desendeki kumaşı satmıştı, hatta aynı desende tepsi de vardı. Benim oturduğum bölgede yıllar önce bir sosyete pazarı kurulmuştu bir yaz. Şimdi kurulan sosyete pazarı ile ilgisi olmayan çok değişik ürünlerin olduğu bir pazar'dı. İşte o pazar'da bu İkea kumaşları satılmıştı. 10-15 yıl önce kumaşla, dikişle hiç ilgim olmadığından ben tabii almamıştım bu kumaşlardan ama arkadaşım Oya gitmiş, gelmiş metrelerce kumaş almış. Aldığı parçalardan birini bana verince mutfağımın perdesi oluverdi bu güzel kumaş...

The roller blind; I couldn't find a roller blind that I like so I renewed my roller blind by using its mechanism. I don't know if you can remember this fabric. Before İkea had opened in Turkey for years they'de sold this design fabric. They even had trays in this design. Years ago there was a market in the area that I'm living and that market was so good, it was not at all like the market they have now. In this market they were selling this İkea fabric. 10-15 years ago as I had nothing to do with sewing or fabric I hadn't bought any but my friend Oya bought loads. When she gave a piece of it to me, this beautiful fabric turned out to be my new roller blind...


Halıyı İkea'dan aldım ama alırken fark etmemişim. Üzerindeki desen eğriymiş ve bu sebeple halı eğri duruyormuş gibi görünyor. Şimdilik çok takılmıyorum, gözüm alıştı belki de...

I bought the carpet from İkea but I didn't realize that the pattern on it was slouching. Because of that it seems that the carpet is not layed properly. I don't worry about it now, maybe I got used to it...







" Mutlu olmak için..." Her gün defalarca bu ahşap yazıyı görüyorum ve her okuyuşumda beynim cümleyi tamamlıyor. Objenin kendisi bile mutlu ediyor beni... iyi ki almışım...

"To be happy..." Everyday I see this writing many times and my brain completes the sentence. Even the object itself makes me feel happy... I'm glad that I bought it... 





Geçen sene  noel zamanı Oya ile bir tura katılmıştık. Viyana-Budapeşte-Prag. Çok kısıtlı bir bütçeyle ekonomik ama çok keyifli 1 hafta geçirdik. Hesapta alış veriş yapmayacaktım ama Prag'da Noel pazarında (chirstmas market) bunu görünce dayanamadım. Hem emaye, hem evler var üzerinde, hemde benim resmen aşık olduğum bir şehrin ismi yazıyor, nasıl dayanır ki insan almamaya? Tamam itiraf ediyorum, aldığım tek şey bu değildi...

Last winter in Christmas we went on a tour with Oya. Vienna-Budapest- Prague. With a limited budget we spent a economical but wonderful week. My plan was not to do any shopping but when I saw this at a christmas market in Prague I couldn't let go. It's enameli there are houses on it and it has the name of the city that I fell in love. How can one bear not buying it?  Ok I confess, this is not the only thing that I bought... 





5 Nisan 2014 Cumartesi

Her şey böyle başladı 2

Vardı niyetim, mutfağı beyaza boyamaya... Demiştim ki kendime "oğlun tatil için gelecek, şimdi başlama, bitiremezsin, elin ayağın dolaşır" ve başlamadım... bu işlem için gerekli malzemeler aşağı yukarı vardı evde... Niyetlendim ya bir kere, her mutfağa gidişimde dolaplara baktım, baktım ve mutsuz hissettim kendimi... Böylece bekledim 10 gün kadar "yapma, doğru zaman değil bu zaman" diyerek kendime... Bir Perşembe günü, oğlumun gelmesinden 3 gün, eşimin eve işten dönmesine 3-4 saat kala olan oldu... Aslında masum bir şekilde bir bardak kahve almaya girdim oraya, dolabın birinin kapağında bir leke... Uğraştım çıkarmaya, leke inat, ben inat, çıkmadı ve leke kazandı... Ya da kazandığını sandı... O an mutfak dolapları boşaltıldı ve tüm malzemeler gün yüzüne çıkarıldı ve içimden ses dedi ki "eylem başlasın"

It was my intension to paint the kitchen cabinets white... I'de told myself "Your son is going to come for holidays, don't start now, if you can't finish youl'll feel bad" so I didn't... I more or less had all the materials I would need ready at home... As decision was made whenever I went to the kitchen I stared at the cabinets, I looked at them and felt unhappy... So I waited for about 10 days telling myself "You can't do it now, this is not the right time"... And then one Thursday afternoon 3 days before my son's arrival, 3-4 hours before my husband returning back from work it happened... Actually I only went to the kitchen to grab a cup of coffee and saw a stain on a cabinet door... I struggled to get it of... The stain was stubborn and so was I but in the end the stain won the battle and wouldn't come of...That moment I emptied the cabinets and took out all the material and the voice inside said " let the action begin"

Ve yine aceleyle çekilmiş mutfağın o anki durumunu ifade eden berbat bir resim  (bu kez bir "öncesi" resmi çekmeyi atlamadım diye çok gurur duymuştum kendimle oysa ki) ...

And again a terrible photo showing the state of the kitchen at that moment, terrible as it was taken in a hurry ( though I was so proud of myself for not forgetting to take a "before" picture )











Pazar akşamı itibariyle dolaplarım artık beyaz. Oğlum geldiğinde temizliğe geçmiştim.

Sunday night the cabinets were all white. When my son arrived I was still trying to clean up)


Resmi çektim, tam huzura kavuşacağım ki perde gözüme takıldı sonrada halı.... Belli oldu ki ikisi de değişecek... Hatta seramikler, dolap kapak kulpları (aynı ölçüde beğendiğim bir şey bulamadığım için şimdilik eskilerini taktım).

Bu arada dolap kapaklarının hepsini boyamadım, Çerçeveleri boyandı içleri ise dc fix'in  beyaz ahşap modeli ile kaplandı. Hava kabarcığı bırakmadan kaplamayı başardığım için çok başarılı oldu. Herkes dolap kapaklarını değiştirttim sanıyor... :)

Dahası burada...

I took a picture and just as I was going to have some peace first the rollar blind then the carpet caught my eye... Obviously they have to change... Also the tiles, the cabinet door handles (I wasn't able to find any right sized handles that I love so I fixed the old ones for now) 

By the way I didn't paint all of the cabinet doors. Only the frames where painted, for the inside I used 
dc fix whitewood. As I was able to use this material without making any air bubbles it turned out to be very successful. Everyone thinks that I've changed the cabinet doors...  :)

More here...

3 Nisan 2014 Perşembe

Renk terapi - Color therapy

 Her markete veya mağazaya gittiğimde alışveriş kartlarımı çantamın derinliklerinde aramaktan yorulunca çantanın sapına uzun bir kurdele ile asılabilen bu küçük cüzdanlardan dikmiştim günün birinde. O zamandan beri bir tanesini ben kullanıyorum, o kadar rahat oldu ki çantanın içindekiler çantanın kenarına asılmalı kanaatindeyim. Cüzdan mı lazım? Çek kırmızı kurdeleyi, anahtar sarıda, telefon çiçekli de...






One day I got tired of fishing for my shopping cards each time I go to the supermarket or a store I made these little card cases that can be hung to the handle of the bag by a long ribbon. I'm using one since then and it turned out to be very practical so I came to think that everything in a bag should be hung on the handle. Do you need your purse? Pull the red ribbon, yellow for the keys, flowery one for the phone... 









Bu arada eğer bunları daha önce paylaştıysam özür dilerim, aradım bulamadım ama gözden kaçırmışmıyımdır yinede bilemedim...

By the way if I have shared them before I appologize, I had a look and couldn't see them but still not sure if I missed anything...  

1 Nisan 2014 Salı

Taktımı takar

Herhalde İngiltere'de yaşayan kardeşim bana bulaştırdı. Yıllarca Campervan'ların (Türkçesi klasik van, galiba) peşinde koştu, sonunda aldı bir tane, kullandılar da ailecek, şimdi çalışmıyor ama evin kapı önü süsü olarak duruyor halen. Yinede hevesini alamadı, geçen yaz tatil için Türkiye'ye geldiklerinde Tekirdağ'da iyi durumda olan bir tane buldu ilanlardan, tutturdu alıp İngiltere'ye götüreceğim diye ama olamadı tabii. Bende 20 senedir onunla her bir araya geldiğimde bu konu gündeme geldiğinden midir yoksa şahsen de sever miydim, hatırlamıyorum bile... O kadar parlak bir sevgi ki onun gündeminde bu sevgimi onun yaydığı Campervan aşkı ışığına bağlıyorum.

Maybe this is about my brothers influence, who is living in the UK. For years he fished for Campers and in the end he bought one. Although they used it for quite a while now it's not working and is lying in his courtyard as a decoration. But still his enthusiasm did not come to an end and last summer when they came for an holiday to Turkey he found a good conditioned one in Tekirdağ and insisted he would go there, buy it and drive it back to the UK, but of course this couldn't happen. I can't even remember if I loved them for myself or is my love emerging from this being a subject whenever we come together... This is such a bright love on his agenda I tend to link my love for Campers to the light that he's spreading.

Önce bunu yaptım... pek sevdim...
First I made this... Loved it a lot...




Sonra bunu...
Then this...



Sonunda da bunu...
And finally this...




Başlığımın sebebini anlamışsınızdır. Taktım hakikaten de. Buna takmazsam çöplerden çıkan, yakılan, yanlış girilen oylara, kesilen elektriklere, trafolara giren kedilere, o kadar çok takacak ve üzülecek konu var ki... Bu bitti, acilen yeni takıntı bulmalıyım...

Not: Bu kurguyu (campervan ve küçük bayraklar) Pintereste gördüm, orijinal kaynak için buraya bakabilirsiniz...
Çarpı işi modelini de buradan aldım, renklerini değiştirdim...

Note: I didn't make up this theme myself (the Campervan and the bunting) I saw it on Pinterest, you can the orijinal source from here...
The cross stitch pattern was from here, I just changed the colors...