26 Ağustos 2013 Pazartesi

Okunası kitaplar

Turunç'a gelirken çok fazla sayıda kitap getiremedim, getirdiklerimi de kısa sürede okuyup bitirince düştüm bir kitap telaşına. Bu süreçte buraya gelen arkadaşım, okuyacak kitabım kalmadı yönündeki ağıtımı duyunca, bu serinin 2. kitabı ama önce ikinciden başlasan da problem olmaz diyerek bir kitap bıraktı. Bu kitabı öylesine bir açlık içinde ve keyifle okudum ki, hemen bitti. Sonrasında tabii ki Marmaris'teki kitapçı bulunur ve serinin diğer 2 kitabı da alınır... Uzun zaman olmuştu Ayşe Kulin okumayalı... Arkadaşım da haklıymış... birinci ve ikinci kitabın yerini değiştirerek okumak hiç problem olmadı, çünkü kitaplarda aynı olayı 2 ayrı insanın gözünden okuyorsunuz,dolayısıyla kiminkini önce dinlediğiniz çokta önemli değil. Kitaplar sürükleyici ve çok akıcı, duygusunu çok güzel aktarmış... okunacak güzel kitap arayanlara tavsiye ederim dolayısıyla...




16 Ağustos 2013 Cuma

Eski dostlar - Old friends

Turunç'a geldiğimde bana en iyi gelen şeylerden bir de Pınar'ı görmek. Pınar, yıllar önce İstanbul'daki yoğun koşuşturma içindeki işini ve yaşamını bırakıp Marmaris'e yerleşmiş olan eski bir üniversite arkadaşım. O'da el işi bir şeyler üretmekten çok zevk alır, benzeriz o bakımdan. Marmaris'te bir dükkanı var ve bu dükkanda hem kendi ürettiği, hem de her yıl gittiği Uzak doğu gezilerinden getirdiği ufak tefek bir şeyler satıyor. Dükkanının adını da çok seviyorum. "İyi insanlar için iyi şeyler", ismi bile insanın içini ısıtıyor.






When I come to to Turunç, one of the things that I love is visiting Pınar. Pınar is an old friend from university who left her hectic job and life in İstanbul behind years ago to move to Marmaris. She also loves to create so we are alike at that sence. She has a shop in Marmaris  in which she sells her own crafts together with bits and pieces that she brings from her trips to the far east. The name of her shop is "For good people". Even the name warms up the heart.  





Dün onun dükkanın daydım. Dükkan öyle bir noktada ki, tam marinaya giden yol ile kale'ye giden yolun ortasında. Her ne kadar sürekli motosikletler geçiyor olsa da daracık yollar. Onlar alışmış, benim ödüm koptu üstüme motosiklet çıkacak diye, marinaya giden yolun üzerindeki masa ve sandalyelere oturunca. Tuhaf geldi ilkin ama sonrasında alıştım yolun ortasında oturmaya, hatta burada otururken elimde tığ ile bir şeyler yapmaya, daha da ötesi akşam Pınarın pişirdiği bir tencere börülce yemeğini rakı eşliğinde yolun ortasında yemeye. İnsanın her şeye bu kadar hızla alışması nasıl bir şeyse, bu noktaya kadar geldim anlayacağınız...



Yesterday I was at her place. Her shop is in the middle off the road to the marina and the road to the castle. Although there are lots of motorbikes passing, these roads are very narrow. They've became used to it but when we sat on the chairs on the road I was a little bit freaky thinking the motorbikes would land on me. It was strange at first but then I got used to sitting on the street, and even crocheting something there and even more eating a pot of black eyed pea together with a glass of Rakı (Turkisk alcoholic drink), just in the middle of a street. How come people get used to everything this quick, well I got to this point...







Turunç tatili - Turunç vacation




Bu yukarıda gördükleriniz Haziran ayında Olgunlaşma enstitüsünde düzenlenen mine sergimizde benim sergiye kattığım ürünlerden ikisi. Bugün paylaşmak istediğim konu ile alakalı olduğu için açılışı onlarla yaptım. Konumuz ise tekneli, balıklı bir yer.... Turunç-Marmaris...



The pictures above are two of the products that I included in the Enamel exhibition that was organized by the Olgunlaşma institude in June. As they are related to the subject I want to share today, I made my opening with them. Our subject is a place with sail boats and fish.... Turunç- Marmaris...


Turunç Marmaris'e hem yakın, hem uzak bir yer. Sessiz, sakin bir tatil yapmak, kafa dinlemek için ideal. Marmaris'e arabayla yarım saat mesafede ama bu gidişte aşılması gereken oldukça dik uçurumları olan bir dağ var. Arabanız yok ise veya kullanmak istemezseniz dolmuş var 50 dakika civarında süren, ya da bir başka seçenek olarak ta İçmeler'e uğrayıp uğramamasına bağlı olarak 50 dakika veya 1 saat süren deniz dolmuşları var. Gece saat 11-12'ye kadar bu dolmuşlar çalışıyor ama eğer Marmaris'in barlar sokağına giderek gecelere akmak istiyorsanız oradan buraya dolmuşla gelmek mümkün değil, sabahı bekleyeceksiniz. Saat 8 de kara dolmuşu seferi, deniz yolu seferi ise saat 11'de başlıyor. Taksi ise bir rivayete göre 80 lira tutuyor. Marmaris'e bu kadar yakın olup ta oradaki eğlenceye dahil olmak biraz zor dolayısıyla.

Turunç is a place that is both near to and at the same time far away from Marmaris. It's an ideal place for a quiet and peaceful holiday. It's half an hour away from Marmaris with a private car but there is a winding mountain that you have to pass over. If you don't have a car or if you don't prefer to use it, their is the land "dolmuş" that takes about 50 minutes or your other choise is the sea "dolmuş" that takes 50 minutes or an hour depending if it stops at İçmeler on the way. Both "dolmuş"s work till 11-12 at night but if you want to go to the bar street in Marmaris and flow into the nights it's not possible to return back here with the "dolmuş", you have to wait till morning. The land "dolmuş" starts to operate at 8 am, the sea "dolmuş at 11 am. They say that the taxi costs 80 lira. So although it's very close,  it still is difficult to involve in the night time entertainment that takes place in Marmaris.










 Turunç'ta gündüz denize girmek, güneşlenmek, dükkan gezmek haricinde Amos ve Kumlubük adındaki yakın koylara hem dolmuş, hemde deniz dolmuşu ile gitmek mümkün. Akşam ise genellikle birkaç lokanta ve bar bulunmakla beraber saat 12 sularında herkes dağılıyor ve Turunç boşalıyor. Oğlum mesela sıkılıyor burada, arkadaşı da olmayınca.


Besides swimming, sun bathing, shopping at daytime in Turunç it's possible to go to near bays such as Amos and Kumlubük via land or sea "dolmuş". In the evenings there are a number of restaurants and bars but everybody leaves these places at around 12 pm and Turunç turns out to be an empty place. For  example my son gets very bored here if he doesn't have a friend around.  


Genellikle burada sitelerdeki evlerin sahipleri orta yaş üstü İngilizler ve daha az sayıdaki Türkler, ki bu İngilizlerin çoğu yazın evlerini kiraya veriyorlar ve kışın yada baharda burada olmayı tercih ediyorlar. Dolayısıyla arkadaşlık edilebilecek sabit bir kitle'de bulmak biraz zor özellikle gençler için.



Usually the owners of the houses here are over middle aged mostly British and some Turkish people.The British people prefer to come here in the spring, autum or winter season and they usually rent their houses in the summer time. So it's hard to find permanent people to form some friendship, especially for young people.

Ulaşım olarak benim buradaki tercihim her zaman deniz yolu oluyor, o yolculuk bana çok keyifli geliyor. Bazen bu yolculuklarda bir tekne sahibi ile tanışıp sohbet ediyorum. 20 civarında Turunç teknesi var kurdukları tekne kooperatifinde çalışan, hep yeterince para kazanamamaktan söz ediyorlar. Benim de ödüm kopuyor bitirirlerse bu işi diye. Kara dolmuşu biraz daha hesaplı olmasına rağmen dalgaların üzerinde hoplayarak, tenimde rüzgarı hissederek gitmek varken bu sıcakta kan ter içinde kara dolmuşu ile o yolları katetmek bana çok eziyetli geliyor. (Kara dolmuşu 6, deniz ise gidiş dönüş alırsan biletini 7,5 lira).


My first choise of transportation is always the sea way, the cruise makes me happy. In some of the trips I make I have a chat wit the boat owner. There are about 20 boats that are working for the cooperation that they've founded and they all talk about not being able to earn enough money. I always fear that they will end this. Although the land "dolmuş" is a bit cheaper I find it annoying to go all the way, sweatting in this heat whereas I have the chance of bouncing on the waves feelling the wind on my skin. (land "dolmuş" is 6 lira, sea is 7,5 lira if you buy a return ticket)

Anlayacağınız üzere ben Turunç'tayım bir süredir. Biraz sıkılmadım desem yalan olur ama Cumartesi kardeşim ve ailesi İngiltere'den gelecekler, heyecanla gelişlerini bekliyorum.
As you can understand I've been in Turunç for a while. If I say that I'm not bored at all  it will be a lie but my brother and his family are going to come from the UK on Saturday, I'm looking forward for their arrival.


Bayılıyorum şu Begonvillere. Burada, her yerden fışkırıyor benim Ankara'ya taşıdığım Begonvilimde 2 tane minik çiçek açtı diye yaşadığım sevinci gölgelercesine...
I love these Bougainvilleas. They sprout out from everywhere here as if they want to put a shadow on my joy because my Bougainville that I carried all the way to Ankara bloomed 2 tiny flowers.