Bu bir Tilda mı, değil mi? Tilda bebeğin kumaş bebekten farkı ne? Aslında hiç bir fikrim yok o yüzden bu bebek bir Tilda bebek özellikleri ile uyumsuz ise lütfen beni affedin. İnternette hızlı bir arama gerçekleştirdim ama Google'ın bir fikri yok bu konu ile ilgili (yada ben rastlamadım). İnternette bulunan Tilda bebek resimlerine bakarak söyleyebilirim ki Tilda bebek uzun bacak ve kolları olan, göğüsü olmayan, ağzı olmayan - yüzünde sadece bir çift göz ve bazende bir burunu bulunan bebeklerdir... Fakat Tilda tavşanlar ve diğerleri olunca Tilda'ların özellikleri konusunda kafam dahada karışıyor...Lütfen bir bilen varsa bana da anlatsın...
Her neyse, ben buna Tilda bebek diyeceğim, ilk denemem ("Makaradan çingene Tilda"'mı saymazsak). -benim Tilda'ların ortak bir özelliği oluyor, saçları sanki yataktan aceleyle fırlamış gibi görünüyor!!!- Her ne kadar Tilda bebeğin ne olduğunu bilmesem de, bu kesinlikle benim onunla ilgili algılamam budur. İnsanların yaptığı muhteşem Tilda bebekleri kıskandım ve bende denemeye karar verdim. Dikerken çok keyif aldım, sanırım yakında başkalarını da dikerim... Tek derdim, diktiğim şey ne? Bir Tilda mı, değil mi? Şimdi bu sorunun cevabına ulaşma şansım var ya, dahada ileri giderek soracağım, neden Tilda?, Neden Tilda'da başka bir isim değil?
Is this a Tilda or not? What is the difference between a Tilda doll and a fabric doll? Well I have no idea, so please forgive me if this is not OK according to Tilda doll specifications. I did a quick searck on the internet but I found out that Google has no idea on this subject (or I didn't come across any). By looking at the fabric doll pictures on the internet I would say a Tilda doll is a doll that has long legs and arms, has no breasts, has no mouth- just a pair of eyes on the face and sometimes a nose figure... But then comes Tilda bunnies and others, so I get more confused on the comman characteristics of a Tilda... Please inform me if you know...
Anyway I will call this a Tilda doll, my first trial ( except from my "spool gypsy Tilda") - My ones have a comman tait. Their hair looks as if they just jumped out of bed in a hurry-. Even though I don't know what a Tilda doll is, this certainly is my perception of one. I was jealous of the beautiful Tilda dolls that people had made so I thought I would give it a go. I had fun while sewing it,I think I will sew others in the near future... My only concern is, what is it that I'm sewing, Tilda or not? As of now I have the chance of getting the answer of this question I will go further to ask, why Tilda? Why is it called Tilda and not some other name?
30 Ekim 2013 Çarşamba
29 Ekim 2013 Salı
28 Ekim 2013 Pazartesi
Keyifli Pazarlar - Merry Sundays
Çalışma hayatımdan kalan alışkanlıkla Pazar gününü bekler sonrasında da gün sonuna doğru sıkılırım genelde... Sıkılınca da (Ankara'lılar bilir) tuttururum Kıtır'a gidip bir şeyler içelim diye. Genel ritüelimiz böyledir ama son iki haftanın Pazar günü pek keyifli geçti. Geçen hafta biliyorsunuz İstanbul'daydım ve Pazar günü Kuzenimle beraber evde, bu manzaranın eşliğinde derin sohbetteydik. Manzara zaten şahanede, çiçeklerde nasıl yakışmış manzaraya.
Although because of my left over habbit from my professional life I long for Sundays to come but usually get bored towards the end of the day... When I get bored I insist going out for a drink. Our general routine is like this but the Sundays of the last two weeks were quite pleasant. Last week as you know I was in İstanbul and this was the view that I was looking at while having a conversation with my cousin ... In any case the view is gorgeous but the flowers were really adding up.
Ve bu Pazar ise Hipodrom'a at yarışlarını seyretmeye gittik. Bir arkadaşımız epeydir söylüyordu "beraber gidelim, çok keyifli oluyor" diye. Bir kaç kerede niyetlendik ama gidememiştik, bu Pazar gittik sonunda. Hakikaten keyifliymiş. Yarışlar başlamadan hemen önce gittik ve akşama kadar yedik- içtik, bahis oynadık, kazandık-kaybettik ama neticede çok güzel ve değişik bir Pazar geçirdik. Bu güne kadar at yarışlarını sadece filmlerde izlemiş olduğum için ilkin kafamda şık bir şapkanın olmamasının ezikliğini yaşamış olsam da, şapkasız kafamla da gayet güzel idare ettim.
And this Sunday we went to watch the horse races at the hippodrome. One friend had been telling us "lets go together, it's good fun" for quite a while. Although we'de intended to go a couple of times we couldn't but this Sunday we made it in the end. It really was fun. We went there just before the races started and ate and drank, made bets, won and lost but in the end had a nice and different Sunday. As I'de only seen a horse race in the movies, at first I felt bad about not having a elegant hat on my head but managed well with my head without a hat.
Although because of my left over habbit from my professional life I long for Sundays to come but usually get bored towards the end of the day... When I get bored I insist going out for a drink. Our general routine is like this but the Sundays of the last two weeks were quite pleasant. Last week as you know I was in İstanbul and this was the view that I was looking at while having a conversation with my cousin ... In any case the view is gorgeous but the flowers were really adding up.
Ve bu Pazar ise Hipodrom'a at yarışlarını seyretmeye gittik. Bir arkadaşımız epeydir söylüyordu "beraber gidelim, çok keyifli oluyor" diye. Bir kaç kerede niyetlendik ama gidememiştik, bu Pazar gittik sonunda. Hakikaten keyifliymiş. Yarışlar başlamadan hemen önce gittik ve akşama kadar yedik- içtik, bahis oynadık, kazandık-kaybettik ama neticede çok güzel ve değişik bir Pazar geçirdik. Bu güne kadar at yarışlarını sadece filmlerde izlemiş olduğum için ilkin kafamda şık bir şapkanın olmamasının ezikliğini yaşamış olsam da, şapkasız kafamla da gayet güzel idare ettim.
And this Sunday we went to watch the horse races at the hippodrome. One friend had been telling us "lets go together, it's good fun" for quite a while. Although we'de intended to go a couple of times we couldn't but this Sunday we made it in the end. It really was fun. We went there just before the races started and ate and drank, made bets, won and lost but in the end had a nice and different Sunday. As I'de only seen a horse race in the movies, at first I felt bad about not having a elegant hat on my head but managed well with my head without a hat.
26 Ekim 2013 Cumartesi
Üçgen çanta - Triangle bag
Geçen Cumartesi İstanbul'a gitmiştim, hatırlarsınız... Niyetim Çarşamba akşamı dönmekti çünkü Perşembe günü mozaik kursum vardı. Pazar gecesi Ankara'da aniden ortaya çıkan bir iş sebebiyle aceleyle dönmek zorunda kaldım. Genelde tersi olur, hep son anda gelen bir haberle İstanbul'a gitmek zorunda kalırım ama bu kez ben İstanbul dayım ya, Ankara'ya gelmek zorunda kaldım. Ankara'ya döndüm ama kaçırmak istemediğim mozaik kursuma da gidemedim bu iş dolayısıyla. Anlayacağınız geçen hafta, planlanan hafta ile gerçekleşen uyumlu olamadı.
Bu çantayı yaz başlarında dikmiştim, "hep dikdörtgen olacak değil ya, üçgen çanta olamaz mı yani" merakımı yenmek adına. Oldu olmasına da kullanmadığım için ne kadar kullanışlı oldu bilemiyorum.
Last Saturday I went to İstanbul... My intention was to return back on Wednesday as I had a mosaics course on Thursday. But I urgently had to return back to Ankara because of a work that came up all of a sudden. Normally it's the other way round, I usually have to go to İstanbul with a last minute call but this time as I was in İstanbul I had to come to Ankara. Although I returned back to Ankara I couldn't go to my mosaics course that I didn't want to miss at all. As you can understand my planned week wasn't congruent with my actual week.
I'de sewn this bag in the beginning of summer for the sake of getting over my curiosity about " do all bags have to be rectangle, can't a bag be triangle in shape?". Well it can be.. but as I havn't used it I don't know if it is practical to use.
Bu çantayı yaz başlarında dikmiştim, "hep dikdörtgen olacak değil ya, üçgen çanta olamaz mı yani" merakımı yenmek adına. Oldu olmasına da kullanmadığım için ne kadar kullanışlı oldu bilemiyorum.
Last Saturday I went to İstanbul... My intention was to return back on Wednesday as I had a mosaics course on Thursday. But I urgently had to return back to Ankara because of a work that came up all of a sudden. Normally it's the other way round, I usually have to go to İstanbul with a last minute call but this time as I was in İstanbul I had to come to Ankara. Although I returned back to Ankara I couldn't go to my mosaics course that I didn't want to miss at all. As you can understand my planned week wasn't congruent with my actual week.
I'de sewn this bag in the beginning of summer for the sake of getting over my curiosity about " do all bags have to be rectangle, can't a bag be triangle in shape?". Well it can be.. but as I havn't used it I don't know if it is practical to use.
19 Ekim 2013 Cumartesi
Deri çanta - Leather bag
Tamamen el dikişidir kendisi (içindeki astar kısmı hariç tabii ki). Keyif aldım deri çanta dikerken, deriyi hayatıma katmakla hobimi pahallı bir seviyeye taşımış oldum anlayacağınız. Kalın bir deri olduğu için dikiş makinem yetersiz kaldı tüm dikişlerini mumlu iple elimde diktim.
Yarın sabah oğlumla İstanbul'a gidiyoruz... Onun okulu açılıyor ben ise uzundur İstanbul'a gitmemiştim, kuzenim, arkadaşlarım birkaç gün onlara takılır Çarşamba günü dönerim mozaik kursumu kaçırmamak için, bana da değişiklik olacak yani.... Şimdi uyusam iyi olur zira sabah erken çıkalım dedik...
It's all hand sewn (except the linning inside, of course). I had fun while sewing a leather bag so as you can understand by adding leather into my life I raised my hobby to a expensive level. As the leather was thick my sewing machine was incapable to sew so I had to sew all the seams by hand with a waxed thread.
Tomorrow morning we're going to go to İstanbul with my son... His school is opening and as for me, I hadn't gone to İstanbul for a long while. I will be together with my cousin my friends and return back on Wednesday in the sake of not missing my mosaic class. It will be a change of air for me... I'de better go to sleep now as we will be on the road early in the morning...
Yarın sabah oğlumla İstanbul'a gidiyoruz... Onun okulu açılıyor ben ise uzundur İstanbul'a gitmemiştim, kuzenim, arkadaşlarım birkaç gün onlara takılır Çarşamba günü dönerim mozaik kursumu kaçırmamak için, bana da değişiklik olacak yani.... Şimdi uyusam iyi olur zira sabah erken çıkalım dedik...
It's all hand sewn (except the linning inside, of course). I had fun while sewing a leather bag so as you can understand by adding leather into my life I raised my hobby to a expensive level. As the leather was thick my sewing machine was incapable to sew so I had to sew all the seams by hand with a waxed thread.
Tomorrow morning we're going to go to İstanbul with my son... His school is opening and as for me, I hadn't gone to İstanbul for a long while. I will be together with my cousin my friends and return back on Wednesday in the sake of not missing my mosaic class. It will be a change of air for me... I'de better go to sleep now as we will be on the road early in the morning...
13 Ekim 2013 Pazar
İmdat - SOS
Bugün akşam bloguma bir bakayım dedim. Şoke oldum. Blogumdaki tüm resimler (sonradan fark ettim 2013 kayıtlarının resimleriymiş) arka planım, blogumun başlığı, hepsi gitmiş, yerlerine girilmez işaretleri yerleşmiş. Blog yazısına girince resimler yok ama linkWithin resimleri duruyor yerinde. Bu nasıl bir şey? Ne yapmam gerekiyor bilen varmı? Gerçi o sinirle oturdum tekrar resim yükledim ama bitecek gibi değil, ben de bıraktım.
Bir de puantiyeli arka planımı tekrar yüklettirmiyor, mecburen razı oldum beyaza...
Tonight I had a quick look at my blog. I was shocked. All the pictures (afterwards I realized that they were only the pictures of 2013 posts), my background, my header picture were all gone, instead there were no entry signs all over. There are no pictures when you enter a post but the small pictures of linkWithin were still there. What!s this? Is there anybody who knows what I should do? Actually I started loading the pictures back but it seems it will not be possible to load them all so I let go. And also it does not let me load my polka dot background so I had to settle with the white...
NOT: Bu eklemeyi 13.10.2013 tarihi saat 23:11 de yapıyorum. Beş dakika öncesi itibariyle tüm 2013 resimlerini tekrar yükledim. Herhalde kesintisiz 10 saat çalışmışımdır bunu yapabilmek için. Şu an eklediğim resimlerin daha önceki resimlerle aynı olmasını hedeflediysemde bunu gerçekleştirebildim mi hiç fikrim yok. İnsan unutuyor haliyle.... Şu an arka plandaki puantiyelerim hariç her şey düzeldi (sanırım-umarım) ama arka planda asla ayarlama yapamıyorum....
NOTE: I'm writing this extention on 13.12.2013 at 23:11 hours. I managed to upload all the missing 2013 pictures as of 5 minutes earlier. I guess I had to spend 10 hours or so to be able to achieve this. Although my intention was to load the same pictures as before I have no idea if I could do this. People do forget... Except for my polka dot background everything is back in order (I think so - I hope so) but I cannot apply any settings for my background
Bir de puantiyeli arka planımı tekrar yüklettirmiyor, mecburen razı oldum beyaza...
Tonight I had a quick look at my blog. I was shocked. All the pictures (afterwards I realized that they were only the pictures of 2013 posts), my background, my header picture were all gone, instead there were no entry signs all over. There are no pictures when you enter a post but the small pictures of linkWithin were still there. What!s this? Is there anybody who knows what I should do? Actually I started loading the pictures back but it seems it will not be possible to load them all so I let go. And also it does not let me load my polka dot background so I had to settle with the white...
NOT: Bu eklemeyi 13.10.2013 tarihi saat 23:11 de yapıyorum. Beş dakika öncesi itibariyle tüm 2013 resimlerini tekrar yükledim. Herhalde kesintisiz 10 saat çalışmışımdır bunu yapabilmek için. Şu an eklediğim resimlerin daha önceki resimlerle aynı olmasını hedeflediysemde bunu gerçekleştirebildim mi hiç fikrim yok. İnsan unutuyor haliyle.... Şu an arka plandaki puantiyelerim hariç her şey düzeldi (sanırım-umarım) ama arka planda asla ayarlama yapamıyorum....
NOTE: I'm writing this extention on 13.12.2013 at 23:11 hours. I managed to upload all the missing 2013 pictures as of 5 minutes earlier. I guess I had to spend 10 hours or so to be able to achieve this. Although my intention was to load the same pictures as before I have no idea if I could do this. People do forget... Except for my polka dot background everything is back in order (I think so - I hope so) but I cannot apply any settings for my background
9 Ekim 2013 Çarşamba
Teneke objeler - Tin objects
Teneke objeleri seviyorum. Yurt dışına çıktığım anda beni bir teneke obje dükkanının önünde görmek çok mümkün. Yıllar itibariyle o kadar çok teneke aldım ki yurt dışından, kocamda bir teneke fobisi oluştu, herkese övgüyle!!! bahseder benim bu sevdamdan.
Şu sıralar banyoma "fikri olan" yazımda resmini koyduğum tarzda bir teneke resim arıyorum. Biliyorum ki ben onları Türkiye de gördüm... Gördüm ve almadım... Hatırlıyorum da nerelerde gördüğümü, Tepe home, Paşabahçe... yok... Şansımı zorladım, Mudo, English home... sosyete pazarında bile aradım... yok...
Bunları en son gittiğim Paris seyahatimde almıştım. Niyetim sıfır alış veriş yapmaktı ama teneke alışverişten sayılmaz dedim ve aldım...
I love tin objects. It's quite possible to find me in a tin shop whenever I go abroad. In years I bought so many tin objects that my husband has a tin object fobia now, he always makes compliments!!! about my tin love.
Nowadays I'm looking for a picture like the one I mentioned in my " Anyone with an idea" post. I know that I've seen them in Turkey... I saw them and I didn't buy... I can remember where I saw them, Tepe home, Paşabahçe.... they 're not available... I pushed my luck an tried Mudo, English home.... I even tried the market.... No chance...
I bought these during my recent visit to Paris. My aim was to make zero shopping but I told myself tins won't count and I bought them....
Şu sıralar banyoma "fikri olan" yazımda resmini koyduğum tarzda bir teneke resim arıyorum. Biliyorum ki ben onları Türkiye de gördüm... Gördüm ve almadım... Hatırlıyorum da nerelerde gördüğümü, Tepe home, Paşabahçe... yok... Şansımı zorladım, Mudo, English home... sosyete pazarında bile aradım... yok...
Bunları en son gittiğim Paris seyahatimde almıştım. Niyetim sıfır alış veriş yapmaktı ama teneke alışverişten sayılmaz dedim ve aldım...
I love tin objects. It's quite possible to find me in a tin shop whenever I go abroad. In years I bought so many tin objects that my husband has a tin object fobia now, he always makes compliments!!! about my tin love.
Nowadays I'm looking for a picture like the one I mentioned in my " Anyone with an idea" post. I know that I've seen them in Turkey... I saw them and I didn't buy... I can remember where I saw them, Tepe home, Paşabahçe.... they 're not available... I pushed my luck an tried Mudo, English home.... I even tried the market.... No chance...
I bought these during my recent visit to Paris. My aim was to make zero shopping but I told myself tins won't count and I bought them....
8 Ekim 2013 Salı
Soğan çorbası - Onion soup
Havalar soğudu ya, sürekli bir çorba yapasım var. Geçenlerde aklıma düştü soğan çorbası yapayım diye. Nasıl yapıldığını bildiğimden değil... İnterneti şöyle bir taradım, farklı tarifler var. Ben okuduğum bir kaç tariften aklıma yatan bir tarifi genel hatlarıyla uyguladım ama nefis oldu.
Yapması son derece kolay.
- Tereyağını erit
- 2 çorba kaşığı un koy ve kavur (ben kepekli un koydum)
- 3 adet soğan ve bir kaç tane sarımsağı küçük doğrayarak kavrulmuş una koy
- Yeteri kadar su koy
- Et bulyon, tuz ve karabiber ekle
- En son olarak ta rende Parmesan peyniri... (burada kaşar peyniri de olur)
The weather has cooled so I always want to make soups. Recently the idea of making an onion soup popped up in my mind...This doesn't mean I know how to cook it... I surfed the internet, there are different recipies. I more or less applied a recipe that I found sensible amongst many that I read but it turned out to be yummy.
Very easy to make
- Melt butter
- Put 2 spoons of flour and brown it
- Add 3 onions and some garlic, fine chopped
- Add water
- Add meat cubes, salt and pepper
- Finally add some grated Parmesan cheese...
Yapması son derece kolay.
- Tereyağını erit
- 2 çorba kaşığı un koy ve kavur (ben kepekli un koydum)
- 3 adet soğan ve bir kaç tane sarımsağı küçük doğrayarak kavrulmuş una koy
- Yeteri kadar su koy
- Et bulyon, tuz ve karabiber ekle
- En son olarak ta rende Parmesan peyniri... (burada kaşar peyniri de olur)
Afiyet olsun
The weather has cooled so I always want to make soups. Recently the idea of making an onion soup popped up in my mind...This doesn't mean I know how to cook it... I surfed the internet, there are different recipies. I more or less applied a recipe that I found sensible amongst many that I read but it turned out to be yummy.
Very easy to make
- Melt butter
- Put 2 spoons of flour and brown it
- Add 3 onions and some garlic, fine chopped
- Add water
- Add meat cubes, salt and pepper
- Finally add some grated Parmesan cheese...
Bon appetite
4 Ekim 2013 Cuma
Fikri olan? - Anyone with an idea?
Yıllar önce evimize taşınmadan önce her ayrıntıyı planlayarak,üzerinde günlerce çalışarak evi dekore etmiştik. Evin içi tamamen çıplaktı, 4 duvar derler ya. Maddi olanaklarımızın ölçüsünde o zamanki bilgimize, görgümüze ve zevkimize göre evimizi tasarladık. İlk yerleştiğimizde evin neredeyse her köşesi çok güzeldi. Herkes çok beğenirdi, hatta taşındığımız ilk yaz bir aile sitede ev bakmaya gelmiş, fikir edinmek için bizim evi gezmiş ve bize kendi evimizi onlara satmak ister miyiz diye sormuşlardı. Sonra yıllar geçti, geçti, geçti. İlk taşındığımız yıl paramız yetişmediği için yapmadığımız çok acil olmayan, nasılsa zaman içerisinde yaparız diye düşündüğümüz bazı işler vardı. Hatta eşim yıllar sonra demişti ki "eve taşınırken yapılması gereken 10 maddelik bir listemiz vardı, yıllar geçti biz o 10 maddeyi yaptık ama sonuçta şu an listemiz 200 madde". Hakikaten doğru. Çatının akması, doğramaların çürümesi gibi olmazsa olmaz gerekliliklerin yanı sıra evin her yeri eskiyor, yıpranıyor... Yıpranmayanlar da ise hala sağlam olsa bile insan sıkılıyor aynı mutfak, aynı seramikler, aynı tasarıma bakmaktan...
http://www.housetohome.co.uk/room-idea/picture/relaxed-bathroom-ideas/2 |
Yaptıklarım kısa bir süre beni mutlu etti (bir kaç saat kadar), bir süre sonra ise o çok sevdiğim kırmızı puantiyeli kumaş beni gerdi. Yaptıklarımı renk bazında değiştirme kararı aldım. Daha pastel, huzurlu renkler istiyorum evimde. İstediğim renkler ise o bordür ile öylesine uyumsuz olacak ki, dün gece geç saatlere kadar fayans ne ile boyanır, Türkiye de bu boya bulunur mu araştırmasına girdim internette. Küvet boyası diye bir şey keşfettim. Islak zeminlerdeki fayansları da boyadığı iddia olunuyor. Tabii ki bütün banyo fayanslarını boyamayacağım, henüz o kadar delirmedim... İsterdim ama... Sadece bordür... Pastel bir renk olursa mutlu olurum ama düz beyaza bile razıyım, yeter ki beni geren o kırmızı çiçek deseninden kurtulayım. Bu konuda bilgisi, deneyimi olan varmı??? Ben internette bir kaç seçenek buldum, oldukça pahallı... İşe yarayacaksa değer de, ya yaramazsa?... Yada acaba bu hobi malzemeleri arasında gözüme çarpmıştı, küçücük kutularda cam-seramik boyaları var, onlarla mı denesem?
Bu arada kocam banyodaki kırmızı dolapları meğer çok seviyormuş!!! (ona sormadan yaptığıma üzüldüm biraz...) , ona rağmen bugün, "ne güzel yapmışsın banyomuzu "dedi ve ben "Ben beğenmedim, değiştireceğim" diyemedim.
Years ago, before we moved in our house we'de planned every detail, worked real hard and decorated it. Our house was bare, as they say it had only 4 walls. We decorated it according to our knowledge, experience and taste that was in line with our budgetery resources. When we first moved in, almost every corner of our house was beautiful. Every body loved it and the very summer after we moved in a family who had come to look for a unfurnished house in our site had had a look inside ours to obtain an idea had asked if we would be williing to sell our house to them. Years passed and.passed and passed... The first year when we moved in we had a to do list of uncritical things that we couldn't complete as of monetery issues and we'de thought we'll do it time. Years ago my husband stated this as " we had a 10 item to do list when we moved in, after these years although we did them all we now have a 200 item to do list". It's really true. Apart from the roof leaking, frames rotting that are the neccessities that need to be attended all parts of the house got old , weared out... There are things that are durable but I get bored of looking at the same kitchen, same tiles, same design.
When I said we choose everything to our taste the bathroom tiles were an exception. I had to settle with them as of a reason I can't remember now... Because of the tiles, the bathroom furniture was designed accordingly. Although it didn't bother me the innitially it turned out to be unbearable for me in the last years. Plus, during these years a towel radiator was in the market, I demanded one and as it did not fit in the space of the old radiator, ridiculus pipes covered up the bathroom. If I had the chance I would pull all the bathroom down but unfortunatelly there are lots of things that need attending with a higher priority.
Why am I telling you all these things? I'de previously wrote that I started the whitening operation of the upper flour, Monday this week. My upper flour is bright and shinny now, this does so much affect the light... Just as I was about to finish my painting I had some extra paint left over so I started painting the bathroom cabinets also. At least they are bright and airy now. I neglected to take the former pictures but my bathroom cabinet doors consisted of o fly mesh inserted on frames. As I couldn't take out these fly meshes without tearing them I thought I would paint then white also. They turned out to be horrible so I ripped them of and my frames were left empty. As the dominent colour of my tile borders are red I inserted a red polka dot fabric inside the frames. Then in order to hide the the tangled radiator pipes I made a fabric caddy, again being in colours that would match the border. This bag would also be something to get the hair dryer, hair brushes that were hanging on the wall and the paper towel box on the counter out of sight.
1 Ekim 2013 Salı
Bir saatte çanta - A bag in an hour
Bugün sabah erken kalktım çünkü dün akşam gelen bir haber ile bir çeviri işi için İstanbul yada İzmit'e gidecektim. Bavulumu toparlayıp, işlerimi hallettikten sonra saat 2 sularında aceleyle evden çıktım, tam bahçe kapısından çıkmak üzereydim ki bir telefon geldi ve işimin iptal olduğunu öğrendim. Önce biraz bozuldum ama hemen kendimi toparlayarak bu hafta için planladığım işe giriştim. Daha önceki " Her şey böyle başladı" yazımı hatırlarsınız belki, işte o pencere, kapı, evde ne varsa beyaza dönüştürme hırsım üst kata sıçradı, başladım boyamaya. Akşam eşim eve geldiğinde ben hala üstüm başım boya içinde boya yapmaya devam ediyordum... O'da bana katıldı ve akşam geç saate kadar boya yaptık beraberce. Tabi ki bitmedi, yarın devam., ama ben bittim...
This morning I woke up early as I was intending to go to İstanbul or İzmit for a translation job because of a notice that I'de recieved yesterday. After packing up and finishing my chores I rushed out of the house at around 2pm. Just as I was about to exit the garden gate I recieved a call stating that my work had been cancelled. Inıtially I was a bit upset but I recovered rapidly and started initiating my plan for this week. Maybe you will remember my post " It all started like this". Well my desire to transform all the windows & doors & whatever there is in the house to white colour jumped to the upper flour so I started painting. At night when my husband arrived from work I was covered up in paint and was still continiuing... He also joined me and together we painted till late. Of course we couldn't finish it, but I'm finished for now, I'll continiue tomorrow.
Bugün dün hazırladığım bir eğitseli paylaşmak istiyorum. Bir saatte çanta... Hemde iki çanta... Bu çantanın kalıbını daha önce bir kredi kartı cüzdanı yaparken çıkarmıştım kendimce, sonrada takıldım acaba aynı kalıbın çantası olsa neye benzer diye (tabii daha büyük boyutlusu). Haa bir de acaba 1 saatte biter mi diye takıldım, saate bakmadım ama aşağı yukarı bitti, belki biraz geçmiştir. Tabii bir saatte bitirmek adına normalde dikmeyi hiç ihmal etmediğim cepleri yapmadım.
Today I want to share a tutorial that I wrote yesterday. An hour bag... Two bags in fact... I'de previously made the pattern of this bag for a credit card wallet earlier then I thought what if the same pattern is used on a bag (of course on a larger scale) And actually I was obsessed if it was possible for me to finish a bag in an hour. Although I didn't look at the clock I can say it more or less did finish in an hour or maybe it took me just a bit more. Normally I don't neglect to make pockets but this time I didn't, for the sake of finishing on time.
If you like to see the process full of explanations and pictures you are welcome to "kendime saklamam"...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)