28 Şubat 2012 Salı

Karlar düşer - Snow is falling

Bu sefer ki kar çok fena. Sabah bir işim vardı dışarı çıktım, çıkmışken de 1-2 parça alışveriş yaptım marketten. Ortalama 3 saat sonra eve geldiğimde karşılaştığım manzara şuydu. Kar öyle bir eğimle yağmış ki sokak kapısı tamamen karla kaplanmış, elimdekileri de bırakacak yer bulamayınca mecbur kapıyı açtım ve açmamla beraber o kardan duvar, evin antresine yıkıldı. Kürekle evden kar atmak zorunda kaldım. Sonra gün boyu kapıyı açıp karın birikmesine izin vermeden dışarı ittirdim mecburen. Sanırım ben kar'la ilgili söylendikçe, kar benimle olan ilişkisinde tacizini arttırdı :)).... ama elimde değil, ööööö geldi.
Bugün sizinle yeni yaptığım cüzdanımı paylaşmak istiyorum. Eeee birkaç gün önceki yazımda o kadar çok meleklerden bahsettim ki, cüzdan da böyle çıktı sonuçta....

The snow is very bad this time. I had things to do outside, so I went out this morning and since I was out I popped into a supermarket for some quick shopping. When I was back home about 3 hours later, this is what I saw. It had snowed with such an angle that my door was completely covered with snow. As I couldn't find a place to put the bags in my hand, I had to open the door and as I did so, the snow wall collapsed on the entrance of the house. I had to show away the snow in the house with a shovel. All day I had to throw out the snow so that the it doesn't build up again. I guess that the more I complain about the snow, it is being more annoying for me... but I can't lie, I'm fed up.
Today I want to share a new wallet that I finished. In my post a couple of day's ago I spoke about angel's a lot, so my new wallet turned out to be...

Ön kapak- Front Cover

Arka - Back


İçi- The inside

26 Şubat 2012 Pazar

Mor Çiçekli Cüzdan-Wallet with purple flowers

Çok güneşli, güzel, aydınlık bir güne uyandım keyifle... Neyse ki az kaldı günlerin böylesine güneşli ve aydınlık olmasına. Dün bütün günümü atölyemde geçirdim, aklımdakileri ortaya koymak için. Sabah başladım akşam artık kocama ilgi göstermek adına çıktım yukarı. İyi ki de çıktım aslında, meğer hava kararmış ben farketmemişim, acıkmışım onu bile fark etmemişim... Şu sıralar o kadar çok fikir uçuşuyor ki aklımda, yemimi suyumu versinler kimse bana bulaşmasın istiyorum. Ama bu tabii ki pek mümkün olmuyor sosyal yaşamım, üniversite sınavına hazırlanan oğlum, kolu kırık ve doktor kontrolünde olması gereken annem, kişisel ihtiyaçlarım, v.s, v.s...  Gerçi bunlar beni dengede tutuyor, olmasalar, aylar sonra, dağ adamı gibi, aç, bilaç, perişan ve delirmiş olarak bulabilirdim kendimi... Aslında orada çalışmaya devam edebilmek için de biraz beynime dur demem, hiç olmazsa atölyeyi toplamam, yeni bir düzenleme yapmam lazım. Atölye dediğim yer bizim evin neredeyse hiç kullanılmayan bodrum katı,  normal bir oturma odasıydı bir zamanlar, şu an korku filminden bir sahne gibi... bütün koltukların ve mobilyaların üzerinden kumaşlar, ipler, fermuarlar sarkıyor. Arada bu düzenlemeyi yapmak niyetiyle aşağıya iniyorum inmesine ama hipnotize olmuş gibi kumaşlara yönelip bir şeyler yapmaya başlıyorum.
Ve işte yeni bir cüzdan....

I woke up with pleasure to a very sunny, beautiful, bright day... thankfully the day's being this sunny and bright is near by. Yesterday I spent all my day in my studio to produce what I have in my mind. I started in the morning and went upstairs only to show some interest in my husband. I'm glad that I did so, as I realized I wasn't aware of the sunset, I was so hungry and I wasn't even aware of that. Nowadays there are so many ideas running around in my head, I want somebody to give me my food and water and leave my alone. But of course this is not possible becuse of my social life, my son who is preparing for the university exams, my mum who has to regularly see the doctor because of her broken arm, my personal needs etc., etc., In reality these are the things that maintain my balance, if they weren't there I could find myself starving, wretched, turned nuts just like a cave man.... Actually I need to say stop to my mind in order to be able to continiue working there. At least I need to tidy up and organise the studio. The place I call the studio is the practically the never used basement flat of our house. It was a normal living room once but now it looks like a scene out of a horror movie... there are fabrics, threads, zippers dangeling on all the sofas and furniture. Once in a while I do go downstairs with the intention to do this organisation but instead, start doing things with my fabric as if I'm hypnotized. 
And now here is a new wallet...


Ön kapak- Front cover

Arka-Back

İçi-The inside


25 Şubat 2012 Cumartesi

Evler - Houses

En sonunda buldum, bilgisyarımın derinliklerinde... Bu cüzdanıma esin kaynağı olan yerin resimlerini... Burası İtalyada Burano adası. Venedikten turla gidiliyor. Küçücük, pek sevimli bir ada. Bitişik, rengarenk evler, koca bir meydan,  köprüler... ve yerli halk (genellikle kadınlar), turla gelen turistler ve Pınar ve Ben.... 


In the depth's of my computer, I finally managed to find the photo of the place that inspired me in the design of this wallet  This is Burano island. You can go there with a tour from Venice. It's a tiny very cute island. Colorfull houses nevt to each other, a big square, bridges... and the local people (mostly women), tourists from the tour and Pınar and Me...


















23 Şubat 2012 Perşembe

Meleklerim - My angels

Bu akşam internette gezinirken nereyi açsam karşıma çok güzel, sevimli melekler çıktı. Bu kadar melek görme tesadüfün den sonra, benim de aklıma yıllar itibariyle beğenip oradan buradan toparladığım meleklerimi toplumla tanıştırmak geldi. 10-15 sene kadar önce İngiltere de bir "Garden Center" (=Bahçe merkezi) gezerken gördüğüm  melek bu (hayatımda gördüğüm ilk şirin melek aksesuarı buydu sanırım). Gördüm, fiyatına baktım-pahallı..., içimdeki konuşmalar...
- böyle bir para verilmez ki bir bebeğe,
+ güzelmiş ama,
- olurmu yaaa, ne lüzumsuz bir masraf,
+ ama ama ammaaa....
- koskocaman kadın hala bebek mi alacaksın?
+ Nasılda güzellll.... bari en küçük boyunu alayım...
- en küçük boyunu alacağına 2 pound fazla ver orta boyunu al...
......
Tabiiki en sonunda "şeytana" uydum ve merkez kapanma aşamasına gelipte bizi oradan atmaya niyetlendikleri sırada koşarak gidip ENNN büyük boy "meleği" aldım. Ama iyi ki almışım, yıllar geçti hala bana çok keyif veriyor varlığı... işte kendileri...

Tonight while I was surfing the internet whatever place I opened I came across some cute angels. After this coincidence of coming across these angels I decided to introduce all the angels that I have collected over the years.  This is an angel that I saw 10-15 years ago, while I was wandering around in a Garden center in the UK (I think it was the first cute angel accessory that I saw). I saw it, looked at it's price-expensive..., thoughts inside of me....
- It's not appropriate to pay this much to a doll,
+ But It's beautifull,
- That is not OK, what an unnecessary expence...
+ But but buttt....
-  you're a grown up woman now, are you still going to buy a toy?
+ It's so beautifull... maybe I should get the smallest size...
- Instead of getting the smallest size pay 2 pounds extra and get the middle size...
......

Of coarse in the end I obeyed the "devil" and when the center was closing down and they were intending to throw us out, I rushed to the shop and bought the biggest "angel". I'm so gald that I did so, year's have passed and I'm still very happy with it's existence.... here she is....



Ve sonra gerisi geldi... yine İngiltere ve yine bir garden center...
And it continiued... UK again and from another garden center...


Sonra Türkiye, Tepe Home... Bunlardan üç tane almıştım zamanında... vantuzlu askılarla cam kapılara asmıştım... düşüp kırıldılar, elimde sadece tek kanadı kırık bu tombik melek kaldı...
Following Turkey, Tepe home... at the time I had bought three of them... I hung them on glass door's with suction hangers... they fell and broke, I have only one chubby angel with a broken wing left...





İsyan-Rebellion

Bu "Havayı koklayan adam" yine sabah, sabah mesaj atmış, Pazar gününden itibaren hava yine, yiinnee, yiiiinnneeee karlı olacak diye. ("Havayı koklayan adam" = hava durumu haber servisi). Ben çok sıkıldım bu kardan, kıştan, soğuktan, lahana gibi giyinmekten, ışıksızlık tan... Neyse ki saatlerin alınmasına 37 gün kalmış. Bu gün benim için hep çok önemli olmuştur, hatta bir arkadaşımla tebrikleşiyoruz o gün geldiğinde. Zaten görmüşsünüzdür, bloguma gün sayacı ekledim, o muhteşem güne kalan süreyi belirten. Herhalde o saatten sonra kar yağmaya, hava soğumaya utanır, düşünür biraz Bahar'a saygısızlık etmeyeyim, onun vaktinden çalmayayım diye. O gün geldiğinde elimde kitabım, sehpada kahvem açık havada bir yerlerde rahat bir şeyin üzerinde keyif yapıcam, tenimde güneş ışınları, burnumda çiçek-çimen kokusu...


"The man who smells the weather" has texted me again this morning saying it's going to snow again, agaiiin, aaaggaaaiiiin. ("The man who smells the weather" = weather forecast servise). I'm so bored of the snow, the winter, the cold, having to dress up like a cabbage, the dark... Thankfully there is 37 day's left for the time to change. This day has always been very important for me, we even congradulate each other with a friend on this day. Anyway you would have seen that in my blog I have added a day count that implies the day's left for that gorgeous day. I should think that, after this date the weather will be ashamed to snow and be cold and think that it should not be disrespectful to the spring by steeling it's time. When that day comes, I will have my book in my hand, my coffee on my side table and enjoy myself in the open air somewhere with the rays of the sun on my skin and the smell of flowers and grass in my nose...



Evler cüzdan - Houses wallet

Bir kaç gündür gündelik koşuşturmaca içerisinde vakit buldukça kendimi atölyeme kapatıyorum. Aklımda öyle çok şey var ki yapmak istediğim ama maalesef ellerim aklıma yetişemiyor. Aklıma gelenleri da not almadığım için unutuyorum gidiyor. Gerçi zaman içerisinde bir yerlerden çıkıveriyor bazıları, bu cüzdanda olduğu gibi....

For the last couple of days I've been closing my self up in my workshop whenever I find some time in between my daily activities. I have so many ideas that I would like to produce but unfortunately my hands can not catch up with my mind. Because I don't take notes of what I have in my mind, I forget them. Though, from time to time, some pop up from where they are, as it happened in this wallet.... 






20 Şubat 2012 Pazartesi

Kuşlu Cüzdan - Wallet with Bird

Bugün en sonunda atölyeme girebildim. Sabah bir iletişim hatası yüzünden erken uyanmak zorunda kalınca bayağı da vaktim oldu gün içerisinde. Bir süredir uzak kaldığım için öncelikle adapte olmak için malzemelerimle uzun uzun bakıştık. Aklıma ne yapmak istediğim konusunda herhangi bir esin gelmediği için defalarca yukarı çıktım, aşağı indim, kahve içtim, yemek yedim, döndüm, dolandım v.s.... Sonunda bu mavi kumaşın üzerine çiçekler konumlandırmaya karar verdim ve hemen kesime başladım. Bir sürü çiçek kestikten sonra bir baktım ki çiçekler bir köşede mahzun, benim mavi kumaşın üzerine gelmiş, konmuş keçe kahverengi bir kuş...

In the end, I was able to enter my workshop today. Because of a communication error I had to wake up early in the morning so I had plenty of time during the day. As I had been away for some time, we looked at each other with my materials for a long time. I had no inspiration on what I wanted to do, so I went upstairs, came back down, drank coffee, ate food, tossed and turned for many times. In the end I decided to put flowers on this blue fabric and immediately started cutting them. After cutting out loads of flower shapes, I realized that the flowers were sad in a corner because a brown felt bird had landed on my blue fabric....  


Kuşu kumaşa en kenarından dikerken dikiş kaydı... sinirlendim kuşa, makineye en çok ta kendime, başladım deli gibi dikmeye... Aaaa, hoşuma gitti bu hesapsız dikişler... Varmış hakikaten, her işte bir hayır...

As I was trying to sew the bird to the fabric from the very edge my stiches slipped... I was angry at the bird, the machine and most of all to myself. I started sewing like crazy... Oooo, I liked the random stiches... Yes there is some good in everything...




İç detaylar: 6 adet kartlık, 1 fermuarlı göz, 2 adet para, fiş-fatura gözü

Inside details: 6 card sections, 1 zipped section, 2 money, reciept-bill section. 

14 Şubat 2012 Salı

Kuşlu Ahşap Kutu- Wood box with bird

Bir süredir burada yazamıyorum. Geçen hafta boyu çalıştım ve dışarıdaki bu işimi bitirdiğim ve yeni objeler üretmeye hazır olduğum gün babamdan, "çabuk gel annen buzda düştü ve sanırım kolunu kırdı" diyen bir telefon aldım. O gününümüz tabiiki bir hastanenin acil servisinde neticelendi. Kırık kötü olduğu için bir başka doktora gittik ve o da ameliyat olması gerekiyor dedi. Annemin kalbinde bir problem var ve kalp doktoru da çok ciddi ve gerekli olmadığı sürece ameliyat olma lüksün yok senin deyince işler karıştı.  O yüzden de şu anda bu durumu nasıl çözebiliriz konusunda bir yol belirlemeye çalışıyoruz. Yada ameliyat gerekiyor demeyen doktoru dinlemeye gönüllüyüz hepimiz. Bugün aslında kardeşimin yanına İngiltereye uçuyorlardı ama tabii o da iptal oldu durumlar böyle olunca. Bu durumda, bugün burada eskilerde yaptığım bir objeyi paylaşabileceğim ancak. Bu, üzerinde dekopaj kuşlar olan küçük bir kutu. Umarım beğenirsiniz...

I havn't been able to write for a while. Last week I was working and the day I finished my work outside and was ready to produce more objects I got a phone call from my dad saying you have to come urgently because your mom fell on the ice and has probably broken her arm. That day ended in the emergency servise of an hospital. Because it's a bad broke we went to see another doctor and he said an operation was necessary. My mom has a heart condition and her heart doctor said that she does not have the luxury to have an operation if it's not severe. So at the moment we're trying to figure out how we can overcome this situation. Or we are willing to listen to the doctor that didn't say operation was necessary. This morning, they were supposed to fly of to the UK to be together with my brother and that had to be canceled also. Today I can only share something that I have done in the past. It's a small box, with decoupaged birds on it. Hope you like it...




8 Şubat 2012 Çarşamba

Benim İkea mmm - My Ikea

Neden benim İkea mmm dedim, anlatayım... 25-30 senedir her bulduğum yerde İkea ya gidip orada saatlerimi geçirdim. Hatta annem-babam-kardeşim İngiltere de yaşarlerken (o sıra ben üniversitem sebebiyle burada kalmak zorundaydım) ben ne zaman yanlarına gitmeye kalkışsam beni İkea ya götürme planları yaparlardı. Beni götürüp, İkea nın içinde bırakıp bir kafe de veya pub da zaman öldürmeye çalışırdı zavallı babam. (açıldığı saat girip, kapanıpta beni attıkları zamana kadar kalırdım) Neler taşıdım neler taa oralardan buraya...(mobilya bile...). İstanbulda açılınca ise arkadaşım Pelinin üzerinde aynı etkiyi bıraktığım için yıllarca da o,  her gördüğünde beni İkea ya götürdü. Tabii İstanbuldan Ankara yada bir sürü şey geldi. Sonunda Ankara da açıldı, ben huzura erdim ve İkea nın büyük parça mobilyalarını da alabilmeye başladım. O yüzden Ankara daki İkea yı benim için açmışlar gibi hissediyorum.
Sizinle İkea dan aldığım besta mobilyamı ve bunu planlarken kullandığım besta planlayıcısını paylaşmak istiyorum. (ola ki bilmiyorsanız)

Why did I say my Ikea?, I will explain... for the last 25-30 years I spent hours in an Ikea that I could find. When my mum-dad-brother was living in the UK (I had to stay here because of my university), whenever I decided to go to visit them they were making plans to take me to İkea. My poor dad was driving me up to the location, leaving me inside and trying to kill time in a cafe or pub nearby. (I used to stay inside from the time that it opened till it was closing and they kicked me out). You can't guess what I carried here all the way from there. (even furniture)... And when it opened in Istanbul because I had the same effect on my friend Pelin, whenever she saw me she carried  me to İkea for years. Of course I carried lots of things from İstanbul to Ankara. In the end it opened in Ankara and I'm relieved and I am able to buy big pieces of furniture on tops. That's why I feel that they opened an İkea in Ankara for me.
Today I want to share my besta furniture and the besta planner that I used while planning. (In case you don't know)


Evimde neredeyse 4 metre olan bir duvarım, yemek yeme alanını daraltan bir büfem ve ortalıkta ıvır zıvır bir sürü eşyam vardı bir zamanlar. Şimdi hepsi bu dolapların içinde (hatta boş yer bile kaldı). Bu ürün çok çeşitli renk ve ebatlarda parçaları olan bir ürün ve en uygun şekli için plan yapmak bu planlayıcı ile çok kolay... Planlayıcının linki aşağıda fakat maalesef ingilizce ama ben İngilizce bilmeyenler için Türkçe açıklamalı bir eğitsel hazırladım. BURAYA tıklarsanız eğitseller bölümüne direkt yönlenirsiniz. Orada dilediğiniz eğitselin açıklamasına tıklarsanız da sizi açıklamalara götürür. Öncelikle bu planlayıcının linki...


I had a 4m wall, a cupboard narrowing my dinning area and a lot of bits and pieces lying around in my house. Now all of them is inside these cupboards (I have empty space left). This product comes in various colors and sizes and it's very easy to plan the most appropriate shape with this planner. The link of the planner is below and it's in English so I prepared a Turkish tutorial on how to use the planner. Sorry, it doesn't concern you after this if you are able to understand what I'm writing. But still if you want an idea of the tutorial you are welcome HERE... From the tutorial section you need to click on the desired tutorial's explanation under the picture 




7 Şubat 2012 Salı

Ben ve medyum arkadaşım-Me and my medium friend

İki gündür pek evde duramadığım için blogumu da ihmal ettim. Ingiltere'den gelen bir medyumla  (Henry Cumming) işim gereği beraberim. Öyle falcı-medyum peşinde koşan biri sanmayın beni, hatta bundan 5 sene öncesinde falcı ve medyumlardan tırım-tırım kaçardım, tuhaf insanlar olduklarını sanır, korkardım nedense... İşim gereği tanıştım bu adamla ve benim tüm ön yargılarımı yok etti, arkadaş olduk. Hatta evime misafir bile oldu. ilk günler kocamla oğlum evde yoklarmış gibi davranma eğilimine girdiyse de sonunda herkes alıştı. Meğer "algıları daha açık" ve "bunun farkında olan"  normal insanlarmış onlar. İnsanlarmış diyorum çünkü bu süreçte birçok tane oldu tanıdığım medyum. İnsan neyden korkarsa karşısına çıkarmış ya, çıktı... konu iş olunca da kaçamadım-kaçmadım gördüğüm an...

I have been neglecting my blog for the last two day's as I'm not in the house a lot. For bussiness purpose I'm together with a medium (Henry Cumming) that has come from the UK. Don't think that I'm the type that runs after fortune tellers-mediums. About 5 year ago I would run away from them, thinking that they are weird people, I don't know why, but I was scared... I met this guy for bussiness reasons and he blew away all my prejudgements, we became friends. He even stayed in my house. Although in the beginning my husband and son prefered to act as if they were not at home, in the end everybody got used to it. I learned that they were normal people with a "more open perception" and "who were aware of this". I'm saying "they" because in this period there has been a couple of mediums that I have known. As they say, what you fear will appear just in front of you,well it did... and because it was bussiness I couldn't-I didn't run away.

5 Şubat 2012 Pazar

İlk eğitsel kayıdım-My first Tutorial post

Saatlerdir fotoğrafları ve aldığım notları bir araya getirerek Eğitseller bölümümün ilk kaydını oluşturmayı başardım. Birilerine ilham verebilmesi dileğiyle...

In the end by working for hours on it I've managed to gather the photo's and my notes so that I can form my first Tutorial post. I hope it will inspire someone...


Bu blogu kurarken ki temel amacım "nasıl yapılır?" yada "Eğitseller" ler eklemekti. Bir şeyi öğrenmek istediğimde hep ingilizce yabancı kaynaklardan bulabildim ben aradıklarımı... İnsanların bildiklerini, yaptıklarını (bu şey, her ne ise) paylaşmalarının diğer insanlara olduğu kadar kendileri içinde çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Kendine sakladığında yerinde sayan "bilgi", ancak paylaşınca yeni bir bakış açısı, fikir, hayal 'e bürünerek gelişebiliyor. 

While I was setting up this blog my primary aim was to add "How to?" or "tutorials" section. Whenever I wanted to learn something, I always was able to find them from foreign sources in english... I think that when people share what they know, what they do (whatever that thing is) it's beneficial for themselves as much as it is for others. The "information" that comes to a standstill improves by wearing a new point of view, idea, dream, only when it is shared. 

Keçe cüzdan anahtarlık- Felt purse keychain

Ve sonunda küçük cüzdan anahtarlıklarımı da bitirdim. Pek sevimli oldular. Bunlar bozuk para, kredi-banka kartı, kartvizit v.s. koyabileceğiniz ve aynı zamanda da anahtarlık olarak kullanabileceğiniz küçük cüzdanlar.
"Keçe cüzdan anahtarlık nasıl yapılır" derseniz BURADAN BUYRUN...

And in the end I managed to finish my small purse keychains. They turned out to be cute. These are small purses that you can use to put coins, bank-credit cards, bussiness cards etc. If you say "how can I make a felt purse keychain" you're WELCOME HERE...











4 Şubat 2012 Cumartesi

Ohhh beee-??? relief

İngilizcesini yazmam gereken yere " ? "koymamın sebebi aynı anlamı ifade eden bir ingilizce birsey bulamamis olmamdır. Neyse konumuza dönelim. Arkadaşlarımız geldi... oturduk....çok güzeldi.... gittiler... maalesef... amaa ben çok iyiyim. İnanılmaz iyileştim, o yüzde oh beee dedim. Oğlum da "bitmek bilmez!!!!" gezmelerinden döndü, yanımda oturuyor o yüzden de ohh beee.
Yılbaşı gecesi bir arkadaşta otururken yine bir başka arkadaşım bir tatlı getirmişti. Benim çok şekerli şeylerle aram pek yoktur, o yüzdende tuzlu yada ekşi vede sütlü tatlıları pek severim. 1.) "Tuzlu-tatlı" hissini  bana en çok verebilen malzeme ise milföy olmuştur hep. 2:) Bir kere  nar'lı güllaç yedim- tatlı ve ekşi....tam benlik.... bugün birşeyler hazırlamak için mutfağa girdiğimde gözüme patlak bir nar ilişti...tabiiki direkt bende, o güllacı çağırıştırdı.... sonraki karede buzluktan birşey alırken milföy hamurlarını gördüm... işimi yapmaya devam ettim. Bir süre sonra ne tatlı yapsam acaba diye düşünürken narlı milföy tatlısı takıldı aklıma. Dünyanın en pratik tatlısı, paylaşmak istedim.
Malzeme
Milföy hamuru
1 adet Nar (patlak olmasada olur)
Vanilyalı puding (evde o vardı)
Pudra şekeri

Tahmin etmesi zor değil ama tarif kısaca, pudingi pişir, içine nar tanelerini kat, milföy hamurlarını 1/2 kare kes ve fırında 150 derece civarı 15-20 dk. pişir, hamurları katmanlarından 2'ye ayır ve içine puding doldur, üstünü kapat, pudra şekeri serp, üzerini süsle (ben nar ve nane kullandım)
veee sonuç

((Bu arada, bu yukarda yazdıklarım bana Darren Brown 'un "subliminal reklam" deneyini çağrıştırdı. Seyretmek isterseniz linki))
http://www.youtube.com/watch?v=BjueOXCy3OM

İngilizce bilmeyenler için kısaca anlatayım. Darren 2 tane (usta- diğer insanları reklam yoluyla nasıl kandırabileceğini çok iyi bilen diye tanımlıyor)  reklamcıyı otellerinden alıp taksiyle gizli bir yere getiriyor ve bir şirket açacağımı hayal edin isim, imge v.s  ile ilgili reklam fikrini yarım saatte oluşturmalarını söylüyor  ...bu arada kendi de onların ne hazırlayacağı ile ilgili tahminini bir kağıda çizip saklıyor. Onlar düşünüp-taşınıp bir çizim sunuyorlar... 6-7 dakikalık bir çekim bu ve birçok konuşma var, ama görüntüler yeterince açıklayıcı... sonuçta da subliminal reklamlar nasıl zihni kontol edebilir onu anlatıyor...

The reason why I put a "?", is that I couldn't come up with something in English implying the same word as "Oh be" (I even looked it up in online dictionaries, nothing to satisfy me). It is a sign of relief, and I will not translate "oh be". OK let's turn to my subject. Our friends came....we were together...it was good...they went...unfortunatly...But I feel soo well, that's why I said "ohh beee". And my son has returned back from his "never ending" stoll, and is sitting next to me so another "ohh beee"
On new years eve, when we were at a friends house another friend of mine had brought a sweet. I have little interest in things that are very sweet, and I like salted or sour -sweet things. 1:) the thing that has given me "salted-sweet" feeling has always been puf pastry. 2:) Once, I ate (Gullac=sorry no translation) with pomegranate- sweet and sour...just for me... today when I was in kitchen to prepare something I saw a cracked pomegranate...and of course it reminded me of the "gullac"... and in the next step, while I was taking something out from the freezer I saw the puf pastries... I continiued my work. A while later on I was thinking what kind of sweet would I make and my mind was hooked on to puf pastry with pomegranate. It's the most practicle sweet in the world, I wanted to share.
Ingrediants
puf pastry
1 pomagranade (It doesn't have to be cracked)
vanilla Puding
confectionar's sugar


It's not hard to guess but shortly, cook the pudding, put pomagranade grains in it, cut the puff pastries 1/2 each square and cook 15-20 minutes in 150 degree C. oven, divide each pastry from half the level and put puding inside, close it, sprinkle confectionar's suger on top, decorate (I used pomegranate grains & mint leaves)
And the result


((By the way, the things that I have written reminded me of Darren Brown's subliminal advertising experiment. If you would like to watch the link is...))

http://www.youtube.com/watch?v=BjueOXCy3OM




3 Şubat 2012 Cuma

Kapaklı peçete transferli kutu- Napkin transfered box with lid

2 gündür kendimi kötü hissediyordum, dün bütün gün yattım. Neyse ki bu sabah iyice kalktım ve hem blogumla ilgilenebiliyorum hemde akşama çok sevdiğimiz arkadaşlarımız yemeğe gelecek (oleyy) ufaktan birşeyler yapıyorum. Aslında tam olarak iyileşebilmiş değilim ama herkesin iyileşme tarzı farklı, bende yatarak, dinlenerek iyileşemem hiç, normal hayatıma devam ederek iyileşirim. Motivasyon, herşeyden önemli...
Bugün sizinle yapmış olduğum bir başka ahşap boyaması ve peçete tranferi uygulamış olduğum bir kutuyu paylaşmak istiyorum.

For the last 2 days I have been feeling bad and I slept all day yesterday. But today I woke up feeling much better so I can attend my blog and also tonight our very beloved friends are comming for dinner (hurreyy) and I'm preparing something. Actually I'm not perfectly well but everybody has a different method for healing and I can never heal by lying or resting I heal by continiuing my normal life. Motivation is the most important thing... Today I want to share with you another woodstaind work of mine that I have have done with napkin transfer.





1 Şubat 2012 Çarşamba

Baykuş kolye ucu - Owl pendant

Şu sıralar o kadar çok baykuşlara takmış durumdayım ki arkadaşım Nilgün dün Kızılay da gezerken bunu görünce dayanamamış kendine ve bana almış, nede güzel olmuş. Nilgüncüm çok teşekkür ederim, pek sevdim ben bu şirin şeyi...

Lately I have been so obsessed about owls that yesterday while my friend Nilgün was wondering around in Kızılay,  saw this and bought one for me and herself. Nilgün, thank you, I loved this sweet thing...