29 Haziran 2012 Cuma

Tığ figürler - Crochet figures

Oğlumun okulla ilgili tüm karmaşası bitince ben acaba ne yapsam diye döndüm durdum evin içinde. Atölye ye indim, canım istemedi yeni bir şeye başlamayı, daha doğrusu uzundur çanta yada el işlerimle ilgili herhangi bir şey düşünmeye fırsatım olmadığı için bir hayalim yoktu uygulamaya koyabileceğim. En sonunda çantalarımdan birinin eki olması üzere başladığım tığ işi figürüme biraz devam ettim. Biraz devam edebildim çünkü eşim arayarak hadi 2-3 günlüğüne Marmaris'e gidelim ben işten çıktım seni almaya geliyorum istersen önerisinde bulundu. Bu öneriyi pek sevdim ve hemen ayaklanarak küçük bir çanta hazırladım. Saat 19:30 da yolu çıktık, annemlerin yazlığına vardığımızda saat sabahın dördü olmuştu.
Yazlığa geliyor olmanın huzuruyla bilgisayarımı da almıştım yanıma. Evde de internet var... Çanta larımın birinin parçası olmasını planladığım tığ figürlerimi paylaşmam konusunda bir engelim yok anlayacağınız...


After the rushing around caused by my son's school stuff ended I wondered around in the house trying to figure out what to do. I went down to my workshop but I didn't want to start something new or I should say I didn't have any fantasy that I would want to realize as I hadn't had any time in the past few days to think about a bag or any kind of craft. In the end I continiued my crochet figure that I had started earlier with the intention of it being a part of one of my bags. I could only continiue with it for a short time as my husband called and suggested us to go to Marmaris for 2-3 day's and said that he was on his way from work to take me if I wanted to. I loved the suggestion and immediately prepared a small bag for us. We headed out at 19:30 and it was four in the morning when we arrived at my mum and dad's holiday house.
I had taken my laptop with me as we were comming to the summer house. We have an internet connection in the house... so I have no excuse for not sharing these crochet figures that I'de made with the intention of them being a part of one of my bag's...




Kocam benim bir torba dolusu iple yazlığa geldiğimi anlayınca hayretler içinde kaldı...

My husband was astonished when he understood that I'de come here with a bag full of yarn... 


İşte, bu manzara karşısında tığ işlerimi, iplerimi serdim ortaya....

And this is the view that I spread out all my crochet work, yarns to....


Anneciğimin eline tutuşturdum, hadi sende yap diye...

I handed them to my mum telling her to do some also...


Marmaris, Turunç'tan sevgiler.

Love from Marmaris, Turunç.




28 Haziran 2012 Perşembe

Balo gecesi - Prom night


Bugün Lise bitirme balosu vardı oğlumun. 4-5 yaşından beri oğlumu tanıyan Nilgün teyzesine takım elbiseli halini göstermeden gidemezdik elbette. Nilgünüm, canım benim... gördü boğuldu gözyaşlarına...

Today was my son's Prom night. Of course we couldn't leave the house without showing him in a suite to Nilgün that had known him since he was 4 or 5. My dear Nilgün, fell into tears when she saw him like this...


Balo daki dam'ı ilkokul 3 ten beri yakın arkadaşı olan sevgili Su idi. Su'yu evden almaya gittiğimizde 2 anne birden ısrar edince söylenerek bu pozu verdiler... İyi ki de vermişler... Ben çok sevdim...

His partner for the prom was Su who was his friend from primary school 3rd grade. When we went to take Su from her house they couldn't resist the 2 Mum's and complained about having to pose like this... I'm glad that we took this picture... I liked it a lot...


O kadar güzel bir arkadaşlıkları var ki ikisinin. Dileğim bunu hiç bir zaman yitirmemeleri...

They have such a good friendship. My wish is that they never loose it...


Çocuklarımızı bırakmaya Su'nun annesi Dilek ile beraber gittik. Planımız daha çok sayıda resim çekmek idi fakat yolun ortasında arabadan inip hızla uzaklaştılar niyetimizi anlayarak...

We drove our kid's together with Su's mum Dilek. Our plan was to take lots of  other pictures, but they understood our intention and jumped of the car in the middle of the street and fled away....

27 Haziran 2012 Çarşamba

Duygu dolu anlar - Emotional moments


Oğlum, Sarp'ım liseden mezun oldu. Anne oğul aynı liseden mezun olmuş olduk, aynı cübbeyi gidik 28 yıl arayla... Dün akşam mezuniyet törenindeydim. Çok tuhaf bir duygu bu. Törende rastladığım tüm arkadaşlarımla karşılıklı aynı cümleyi kurduk. "Ne ara bu kadar büyüdüler? Biz nasıl oldu da buna hazır değilmişiz? Neyi, nasıl kaçırdık?" Özellikle bu son sene, her şey öylesine yoğun yaşanıyor ki... Tüm kaygılar, panikler, sorumluluklar, koşturmacalar... Ve gün geliyor, hepsi bitiyor.... aniden... Sözün bittiği yer...

My son, my Sarp has graduated from high school. With 28 years of an interval as mother and son we graduated from the same school, we wore the same gown... Yesterday eveing I was at the graduation seremony. It's a weird feeling. We talked the same sentence with all my friends that I came across in the seremony. "When did they grow up this much? How come we were not prepared for this? What did we miss and how?" Especially this last year you experience everything very intense... All worries, panics, responsibilities, all the rushing around... And the day comes, all ends... suddenly...









Aşağıdaki resim kötü çıktığı için havadaki uçuşan kepler sanki çocuklar kuşların saldırısına uğramış izlenimi vermemişmi?

Because of the bad quality of the photo below don't the the caps in the air give an impression as if the kids were attacked by birds?





Kreş arkadaşları....
Friends from nursery...


25 Haziran 2012 Pazartesi

Ağaç ve kuş aplikeli yazlık çanta - Summer bag with a tree and bird applique

Sanırım ilk kez bu kadar uzun oldu bir şey paylaşmayalı... Paylaşamadım çünkü dolu dolu bir hafta oldu bu benim için. Yaş günüm, oğlumun üniversite sınavı, eşimin yeğeninin kınası ve nikah töreni, oğlumun eski bir arkadaşının Amerika'dan bir kaç gün kalmak üzere bize gelişi, çok yakın arkadaşlarımızın ailecek yurt dışına taşınma kararı ile vedalaşmalar... Aslında fiziksel olarak bir yorgunluğum olmamasına rağmen çok yorgun hissediyorum kendimi, sürekli uyuyasım var ne yalan söyleyeyim... Birbirleriyle çelişen çok yoğun duyguların yarattığı yorgunluk bu... Korku, endişe, hayal kırıklığı, öfke, mutluluk, sevinç, rahatlama, huzur, vs... Tüm bunları en yoğun haliyle deneyimledim bu hafta... Dalgalandım havalarda uçtum, dalgalandım dibe vurdum bu hafta...

I think it is the first time that I haven't shared anything this long... I couldn't share as it was a loaded week for me. My birthday, my husbands nephews hena and wedding party,  the arrival of an old friend of my son from USA to stay with us for a couple of day's, the valediction upon one of our best friends decision to move abroad as a family... actually I feel very tired despite the lack of any physical tiredness, I will not lie, I want to sleep all the time... This is a tiredness caused by conflicting intense emotions... fear, anxiety, dissappointment, anger, happiness, joy, relief, ease, etc... This week I experienced them all at their most intense forms... This week I fluctuated and started flying, I fluctuated and plumped the depths.

Bütün bu karmaşanın içerisinde de bir çanta bitirmeyi başardım ama...

But I still  managed to finish a bag within all of this confusion...








19 Haziran 2012 Salı

Hoşgeldin Haziran - Hello June


Bir site keşfettim. Bu sitede sayısız kıyafet, aksesuar, vs. içerisinde beğendiklerinizi bir araya topluyorsunuz. Bugün akşam takıldım bu siteye, yukarıdaki kombinasyonu hazırladım. "Hoşgeldin Haziran" konulu kombinim... (Haziranın bitmek üzere olduğunun farkındayım ama olsun). Bunu yaparken içime sıkıntı gelmedi desem yalan olur, seçilebilecek o kadar çok seçenek var ki, bak bak bitmiyor, insanın kafası karışıyor "ben bu ürünü beğendim mi gerçekten?" diye bile düşündüm bir an... neyse, sıkıntı basınca yukarıdaki kombinle oynamaktan vazgeçip "yayınla" onayını verdim... Programdaki ürünleri biraz daha tanıyıp ta bu kadar çok uğraşmak zorunda kalmayınca daha keyifli olacağına eminim. Ola ki sizin de ilginizi çekerse adres... www.polyvore.com, ya da kısaca yukarıdaki resme tıklarsanız da direkt gidiyor siteye (sanırım)...

I discovered a web site. In this web site there is a limitless amount of apparels, accessories, etc. and you choose the ones that you like and gather them together. I got stuck on this site tonight and prepared the combination that you can see above. My "Hello June" combination... (I know that June is about to end, so what?) It would be a lie to say that I wasn't bored in the end, as there are so many items that you can choose from, your looking at them doesn't come to an end and you get confused, I even came to think "Did I really like this item or not?"... In the end when I got stressed about it I stoped palying around with this combination and gave the approval for it to be published... I'm sure it will be more fun when I come to know the items in the web site better so I won't have to struggle this much. If ever you are interested the adress is www.polyvore.com or briefly if you click on the picture above, it takes you to this web site directly (I think)...


16 Haziran 2012 Cumartesi

Heyecanlı gün - Exciting day

Benim minicik oğlum yarın üniversite sınavına giriyor. Benimde kafam karışık. Kafamın içinde türlü düşünceler  geziniyor... Zaman nasıl bu kadar hızlı geçti? Ne ara bu kadar büyüdü? İstediği şey her ne ise dileğim onun gerçekleşmesi elbette... İstanbul'da okuyacağım diye tutturdu... ben ikiye bölündüm...Bir ben "gitmeli, kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmesi lazım, 18 yaşında koskoca bir adam oldu çocuk değil artık" derken (ki bu benim yıllardır savunduğum doğrudur) öteki ben "o benim bebeğim, onu kim koruyacak, ben ve babası olmazsa yanında ne olacak?, eyvah" diye panik içinde. Bir taraftan da yarının sınav heyecanı...

My son will be entering the university exam tomorrow. I'm confused. Various thoughts are wondering around in my head... How did time go so fast? When did he grow up this much? Of course my wish is that he achieves whatever he wants... He is insisting that he will go to university in İstanbul... I'm divided up to two parts... While one part is saying "he needs to go, he needs to learn to stand on his own feet, he's not a child anymore he's an 18 year old big man now" (and this is what I've been defending for years) my other part is in panic thinking "he's my baby, who's going to protect him, if his mum or dad is not around then what will happen?"... and the examination excitement on top of that...

İşte benim minik bebeğim Sarp... Kırmızı şortlu olan... Yanındaki ise çocukluk arkadaşı Alperen. Sarp 5-6 yaşlarındayken bizim yanımızdaki ev kiralandı. Ben o kadar çok dilemiştim ki Sarp'la arkadaş olabilecek, benzer yaşta bir çocuğun o eve yerleşmesini. Hakikaten dileklerim gerçek oldu ve Alperenler yan eve taşındı. Hemde aynı yaşta ... Öyle güzel dilemişim ki bunun olmasını Alperen'ler yıllar önce siteden taşındılar ama çocukların okulları, dershaneleri farklı olmasına rağmen hiç kopmadılar birbirlerinden... bu da benim çok hoşuma gidiyor... Diledinmi böyle dileyeceksin...

And this is my little baby Sarp... the one in red shorts... Beside him is his cildhood friend Alperen. When Sarp was 5-6 years old the house next to ours was rented. I had wished that a boy that is similar in age to Sarp to live there. My wish turned out to be real. Alperen and his family moved in next door... And they were the same age... My wish turned out so beautiful that although Alperen and his family moved away years ago the kids didn't stop seeing each other despite their schools being different... I'm very pleased in this...



Minik bebeğim 2-3 yaşlarında, babasının kucağında...
My little baby 2-3 years old on his fathers lap...


Tüm sınava girecek gençlere iyi şanslar, umarım hepsinin dilekleri gerçek olur...


14 Haziran 2012 Perşembe

Tembel kutu - Lazy box

Bugün sabah yeni tanıştığım 2 blog arkadaşım ile birlikte beraber bu yeni arkadaşlarımdan birinin evinde kahvaltıya davetliydim. Evine davetli olduğum arkadaşımın da, diğer arkadaşımın da yemek blogları var. Hal böyle olunca sabah başlayan kahvaltımız akşama kadar sürdü. Çok keyifle sohbet ettik, birbirimizi tanıdık, ben her ikisini de çok sevdim yeni arkadaşlarımın. Yasemin çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı bize, buna Aslı'nın da Browni si eklenince benim durumum şu aşağıdaki kutunun dekopaj resmindeki gibi oldu...
Bu kutuyu yapalı bir kaç yıl oldu... Aslında bu kutu burnumun dibinde büyük takılarımı koyduğum bir kutu olmasına rağmen o kadar alışmışım ki varlığına fark etmiyordum, bugün kahvaltı dönüşünde dikkatimi çekti ve hemen fotoğrafladım paylaşmak üzere...

Today I was invited to one of my new blog friends house for breakfast together with another new blog friend. My friend who invited me and my other new friend both have  food blogs. Well,as this was the case our breakfast started early in the morning and ended in the evening. We had a pleasant chat, we got to know each other and I liked both of my new friends. Yasemin had prepared a lovely breakfast and with  Aslı's Brownie on top of that my situation was like the decoupage picture of the box below....
It has been a couple of years since I made this box... Although this is a box that I use to put my big jewellery pieces I wasn't aware of it because I'm so used to seeing it around I guess. I realized it after returning back from breakfast so I took a picture in order to share...









13 Haziran 2012 Çarşamba

Yaz ayakları - Summer feet

Ben yazın geldiğini ayak tırnaklarımın renkli olduğunu gördüğümde, ayak bileğimde halhalımı görünce anlıyorum. Evet hakikaten yaz gelmiş...

I understand it's summer when I see my foot nails in color and when I see my anklet on. Yes, summer is really here...




Bu da anneme yapmış olduğum bir pedikür malzemesi çantası. Tırnakları yanlış yerleştirdiğim için böyle orantısız oldu. Her zaman ki gibi,  kendime bir nefes molası verip "ben naapıyorum?" sorusunu sormaya vakit bulamadım.

And this is a pedicure case that I made for mum. It's unproportional because of my incorrect nail positioning. As always ı couldn't find  time to give a break and ask myself "what am I doing?"


12 Haziran 2012 Salı

Yusufçuk - Dragonfly

Geçenlerde evde "Art Clay" malzemesi ile daha önce yapmış olduğum gümüş parçalarımı buldum. Daha öncede paylaşmıştım bu malzeme ile yaptığım bir kaç parçayı. Eski paylaşımlarımı görmediyseniz işte burada hatta bir de burada var...  Bulduğum bu gümüş parçaların bazıları nefretlik ama bir kaç tanesini beğendiğim için değerlendirebileceğime karar verdim ve bir bileklik yapmakla başladım.

I found some pieces that I'de done in the past with the "Art Clay" material. I've previously shared some pieces that I created with this material. In case you haven't seen them they're here and even some more here... Some of the pieces that I've found are horrible but as I liked a couple of them I thought that I could use them and made a bracelet for starters... 




Bir de yaptığım bu bileziği paylaşayım.
And I'll share another bracelet made by me. 



11 Haziran 2012 Pazartesi

Ayçiçekli kase - Bowl with sun flowers

Bu kase eski çalışmalarımdan biri. Önce ispirto sonrasında ise yağlı boya ile ile eskitme yapmıştım. İçindeki ayçiçekleri peçete olup dışında bulunan düğmemsi şeyler de gazete kağıdının yuvarlanmış hali olurlar. 

This bowl is one of my older works. I've primarily antiqued it with alcohol and then with an oil color. The sun flowers inside the bowl is a napkin transfer hence the buttony things on the outside are newspaper lumps. 



10 Haziran 2012 Pazar

Ankara'lı Blogger lar buluşması - Ankara Blogger meeting

Bugün çok keyifli bir gün oldu benim için." Zeynepin evi" blogunun zarif sahibi Ankaralı bloggerları buluşturma etkinliği düzenlemiş, "a houseful of happiness" blogunun sahibi DODO da beni bu etkinlikten haberdar edince bana da bu etkinliğe katılmak düştü. Her ikisine de sonsuz teşekkürler...Ben zaten yeniyim daha blogum 6 ayını bitirmedi bile, dolayısıyla blog sahiplerini şahsen tanımıyordum, hatta maalesef çoğu blogu bile bilmiyormuşum. Sağ olsun Zeynep hanım tüm katılımcıları listelemiş, verdi hepimize bu listelerden. 40 civarı katılımcı vardı dolayısıyla henüz hepsine bakamadım ama elbette bakacağım hepsine. 
Fotoğraf çekmek konusunda özürlü olduğum için sadece 3 tane fotoğraf çekmişim, diğer arkadaşlardan destek gelir herhalde zaman içerisinde... Herkese mutlu Pazarlar...

Today was a good day for me. The elegant owner of the blog "Zeynepin evi" arranged a meeting for the bloggers of Ankara to meet each other and when DODO the owner of  "a houseful of happiness" informed me about this all I needed to do was just to go there. I thank both of them. I'm very new in this, my blog hasn't completed 6 months so I didn't know any of the blog owners in person, I actually even didn't know most of the blogs. Thank her, Zeynep had a list of all the attendees and she gave the list to each one of us. There were around 40 attendees so I couldn't look at all of them but of course eventually I will.
I'm bad at taking pictures so I have only 3 shots, I hope the other friends will give support over time... Happy Sunday to all...





9 Haziran 2012 Cumartesi

Meşhur oldum - I'm famous

Hatırlarsanız eskiyen plastik sandalyeleri yenilemekle ilgili bir yazım vardı geçmişte... Geçtiğimiz günlerde bir baktım "hürriyet aile" adlı kaynaktan benim bloguma ziyaretçiler gelmiş. Bu da neymiş diye tıklayınca gördüm. Benim bu postumu koymuşlar. Bakınnn, ben meşhur oldum.... Altındaki yazı dikkatimi çekti. "Haberlerin izinsiz kullanılması halinde yasal işlem yapılacaktır" demiş. Benden izinsiz hatta haberim olmadan alınmış bir yazının altında bu uyarı çok dikkatimi çekti doğrusu. İtirazım olduğundan değil, hoşuma da gitti açıkçası ama ben o sayfaya bakınca tuhaf hissettim doğrusu...

If you can remember sometime ago I had a post about renewing old plastik chairs... A couple of days ago I occasionally saw visitors from a source called "hürriyet aile" visiting my blog. I saw it when I clicked on the source. They've used my post. Looook, I'm famous... The sentence below attracted my attention. "legal procedures will be applied upon unauthorized use of this news", it said. This warning really attracted my attention as they didn't ask any permission and yet more I had no idea that they had done so. It's not that I am objecting to this, I even liked it to tell you the truth, but when I look at the page it feels weird.



8 Haziran 2012 Cuma

Bugün böyle - Today it's this

Snoopy yi bilmeyen yoktur herhalde. Var mı bu kadar sevimli bir karakter? Ben bu kadar sevimli olmamakla beraber bu kadar tembeldim bugün... şu aşağıda ki evler de benim bu günkü tembel, sakin moduma çok uygun. Aslında çok seviyorum hepsini ama bazılarında suyun üstünde yaşamayı da çok isterdim... mesela Amsterdam... Son iki resim İngiltere de kanallarda çok görülen bir "narrow boat" ve içi (fiyatı 120.000 pound, almak isterseniz siz hesaplayın Türkçesini). Bu tekneler inanılmaz bir yavaşlıkta kanallarda ağır çekimdeymiş gibi ilerliyor. İngiltere ye giderseniz bir kanala gidip görün bu manzarayı derim ben...

I don't think there would be anyone not familiar with Snoopy. Could there we a character this cute? Today although I wasn't this cute I was this lazy... the homes below reflect my lazy, calm mood for today. I love all of them actually but I would love to live in some of them on the top of the water... such as in Amsterdam... the last two pictures is a "narrow boat" and it's inside view that you can see in the British canals. (It's 120.00 pounds so if you want to buy it  you can calculate it in Lira) These boats proceed in the canals in an incredibly slow speed as if in slow motion. I say that, if you go to UK you should go to a canal to see all these...

7 Haziran 2012 Perşembe

İlk dikiş deneyimi - My first sewing experience

Oğlum 1-2 yaşlarındayken bir arkadaşımın ısrarıyla Patchwork kursuna gitmiştim. Bu benim için oldukça sıradışı bir şeydi, çünkü 10 yaşındayken diktiğim çanta, ayakkabı ve pantalon'u saymazsak (benimde ilk diktiğim şeylere bakarmısınız, bu mu olmalıdır bir insanın hayatında ilk diktiği şeyler?) iğneye iplik geçirmeyi dahi bilmiyordum diyebilirim. Her Cumartesi sabahı kursa gidiyorduk ve hafta içinde tamamlamamız gereken ödevlerimiz oluyordu. Tabii, ben zaten kursta çok ağır aksak gidebildiğim için (iplik, iğneye geçmekte kıllık yapınca tabi) tamamlamam gereken görevlerim biraz daha da fazla oluyordu... Akşamları oğlum uyur uyumaz hemen malzemelerimi çıkarır tamamlamaya çalışırdım. İğnelerden korktuğum için oğlum uyanıkken cesaret edemiyordum malzemeleri ortaya çıkarmaya. Bu ise şu anlama gelirdi, saat 10 da başlar, gece bir'e kadar çalışırdım (bazen eşim ütüleri konusunda yardım ederdi). Sabah ta saat 7 sularında işe gitmek üzere servise yetişmem gerekirdi. Ne o ? ben patchwork yapıyorum ama uykusuz ama perişan... Bu kursta yaptığım herşey değişik aşamalarda kaldı, en bitirdiğim tek büyük şey ise bu yastık olmuştu.

When my son was 1-2 years old I started a patchwork course because a friend insisted. This was something very extraordinary for me, as except from the bag, shoes and trousers that I had sewn when I was 10 years old (look at the things that I'de sewn, should this be the first things a person has sewed in her life?) I can say that I didn't even know how to thread a needle.  We were going to this course every Saturday morning and we were having some homework that we needed to complete during the week. Of course because I was slow in the course I had a little more that needed to be done... At night as soon as my son went to sleep I would take out my supplies and try to complete my duties. I didn't dare to take them out when my son was awake because of the pins and this meant that I would start at 10pm and stop around 1 am. (my husband sometimes helped my in the ironing) I had to catch the bus at around 7 in the morning so as to be at work in time. Me doing patchwork meant that I would be sleepless and exhausted... I could partially finish most of the things I made in this course but this cushion was the one and only big thing that I completed entirely.




6 Haziran 2012 Çarşamba

Zamazingolu Çanta - Bag with thingies


Yıllar sonra "zamazingo"da nereden aklıma geldiyse... Benim okuduğum ilkokulumun formasının boyuna takılması gereken tuhaf bir süsü vardı. Bu süse her kes "zamazingo" derdi, yada başka bir şey deniyorsa bile bende onun adı zamazingo kalmıştı. Yıllar sonra oğlum aynı okula başladığında ona söylemiştim bu taktığın şeye biz "zamazingo" derdik diye, o çok gülmüştü buna. Siz ne diyorsunuz diye sorduysam bile hatırlamıyorum cevabını, onun üstünden bile çok sene geçti ve bu alet benim için kesinlikle bir zamazingoydu... Bu çantaya taktığım eklentiler de bana o hissi verdi...

I don't know were the concept of "thingy" came to my mind after many years... We had a weird ornament thet we had to wear with our school uniform in my primary school. Every body was calling it "thingy", if it ever was called something else, thingy is the word still in my mind. Years later when my son started the same school I told him that we called it "thingy", he laughed a lot. Though I asked him what they were calling it I don't remember his answer as many years have went by and this thing is certainly a thingy for me... The additions that I made for this bag gave me the same sense...
 Çanta büzgülü saplı olurmu diye o kadar heyecanlandım ki çantanın içine hiçbir detay koymadım (fermuarlı- fermuarsız bir göz vs.) Hal böyle olunca fermuarlı bir şey yaptım içine koymalık ve dedim bu zamazingo1 olsun... sonra alamadım hızımı... hep bloglarda görüyor, yapmaya özeniyordum bu iplerle sıkıştırılmış çiçekimsi şeyden, bende yaptım bir tane, oldu mu sana zamazingo 2...

I was so excited if this kind of a gathered strap was possible on a bag that I didn't make any details inside (zippered or unzippered section). When that was the case I made something with a zipper to go inside and called it thingy1... then I couldn't stop myself... I was seeing it in other blogs and was envying to do  this flowery thing that was choked with strings, so I did one, and there was thingy2...

Zamazingo1 işlevli, zamazingo2 işlevsiz...yada süsleme işlevi var...

Thingy1 has a purpose, thingy2 no purpose... or it has a decoration purpose...